Kendimden Kendime

21021db1b419e1c9d38b7ff0ff40421d

“O”

bi kendime bakıp gelecek ben

sular derin bulanık yer yer

 

bilinecek öğrenilecek ismi

görülüp dokunulacak bedeni

sezilecek koklanacak varlığı

 

bi seni bi beni tanıyıp gelecek ben

orman boz sarmaşık yer yer

 

ekilecek tohumu

sulanacak suyu

durun ben vurayım ilk kazmayı

tüneller varmış açayım

kuyular varmış ineyim

 

bi izin verin aynalara ilerleyeyim

bi seni bi beni bırakıp gidecek ben

 


Çık kendinin kapısından

A/Ç/ık

Ölür müsün kendinden?


Kendimden Kendime-1

 

Bir gün pikniğe gidelim çocuklar

Siz beşimiz, beşiniz biz

Musa, Şule, Merve, Kiraz da gelir

Bir oynar bir küsersiniz, bir küser bir oynarız

 

Bir gün bir pikniğe gideriz çocuklar

Siz beşimiz, beşbeşe olursunuz

Yaralarınız, Sessizliğiniz, Hoyratlığınız, Neşeniz de gelir

Hem anlatır hem dinlersiniz, bir küser bir güleriz

 

Belki diyorum

Orada, piknik masasının yanında

Bir deniz varmıştır

Kıyısında kurtarma botları yok bir deniz

Köşesinde cansız umutlar yok bir denizmişti

Siz beşimiz en deniz halimiz, tuzumuz kurumuş bekleşirsiniz sözlerimi

Sıkılır gidersiniz, gideriz denizlere sıkılıp

Ağzınız kurudu muydu vişne şerbeti içiririm

Gözleriniz yandı mıydı kapanırlar tatlı tatlı

Açılıverir kulaklarınız

Ondan gelmedik miydi biz bu denizli pikniğe

Bir türlü hepimiz olamayan sizle birlikte

 

Size neler anlatacağımı bilseniz bilmek istemezsiniz

 

Bir gün bir pikniğe gideriz

Lüferler, Mercanlar, Yelkovanlar, Yunuslar hep yerinde


Kendimden Kendime-2

 

Hazırlanın bakalım geliyorum

Eller ayaklar yıkansın

————- çözülsün önce

Günebakanlar gibi eğik başlar kalksın

——————– içi kör

 

Eskiyen yaralarınız var pansumansız ameliyatlarınız

Boş odalardan yükselen tozlar dinsin perde perde

Geliyorum onlu yaşlarımın cesareti

Kirlenmemiş ellerimle

çalmalara vurmalı yaylılarınızı

 

Sağırlaşmış gözler, kör kulaklar hazırlansın

————-, kimsesizleşmiş kapı önlerine su serpin

 

Ben gelmesem nergis çiçekleri basacak odalarınızı

Besler büyütür bahçe bostan kurarsınız ameliyatsız urlarınıza

 

Utanmaz, kendinize saklarsınız sadece siz kokan bahçelerinizi

En küçüğünüz, henüz utanmayı öğrenmemiş ayrık otlarından

gelir düşer sevmelere doyamadığınız çıbanlı kuyunuza

Günebakan gibi eğik başlarınızı kaldırmaya gelmesem

kılınızı kıpırdatmazsınız

——-bile korkar sizden

730141924e36808b3208716c020171b1


 

Kendimden Kendime-3

 

Gözler gibi sağır toprak

——————- gibi işitir kulaklar

yeraltında bekleşir suyum tomurtomur

 

devrim için en iyi vaktin “dün” olmasına rağmen

bir direnişçi sabrıyla zamansızlıkta uyur suyum

 

kendimden        biliyorum ken-dim-den!

uyuyan uyanır————————————–

ölen dirilirse eğer               ———————

 

Ne amalığını ne tatlığını dert eder suyum toprağın

O,  sade boşlukların akımını dinler

———, suyum, tomurcuklanarak bekler

—————————-  kullanarak birlenir

suyun çağlaması için bir barikat gibi yükselmesi gerekir

bir direniş için de tek mühim şey “olmasıdır”

birlenir direnirler

bana karşı bana rağmen

 

nefes al nefes ver

Moúsa arar kulağım
Kulağım musikî

Ellerim şiir
Sirius yüreğim

Tiktak tiktak

Semalarda dolaşır
Titreşir perilerim

Birleniyor ezgiler
Ezgiler büyük

Doğumu müjdeliyor

Her şey

doğumu

gizliyi arayan saklambaç

2f8cfc61d8ac6ee0d892de864aeb1ffd

gündüz,yerine geçince, geceden saklanmak üzre

olgunlaşması zor bir şiir gibi kıvranarak uzattı ışınlarını

saklanmakta, bir arayan gizliyse gizlenmekte de bir sır saklı

peki gece ne yaptı?

gece güneşten saklandı, o ise yıldızlarını serbest bıraktı

hiç bir sırrı kalmadı karanlığın

fareler ava çıktı ay yükselince

görüldüler ama hayatta kaldılar kimse inanmayınca varlıklarına

hayatta kaldılar çünkü inanmanın sırrıyla saklanmışlar

***

 

ben onlardan bihaberken farelerim gizlendi

gizlenince hayattasın

ölürsün görününce

kuralı unutursan oyun hiç başlamaz bile

 

***

gizlenmenin en masum yolu uyumak

uyumak, okul merdivenlerinde, kestane ağacının altında birileri boğulurken uyumak, kaydıraktan kayarken düştüğün kumda uyumak, kapı komşun gözleri açık ölürken, pencereden dışarısını izlerken uyumak ve bir yalana inanırken, eteğinin boyunu kısaltırken uyumak, dikiz aynasına takılı kalırken, hayır yerine evet derken ve içindeki kar sularını, ırmakları kuruturken uyumak güvenli.

uyumak güvenli, uyumak masum

uyursan ölürsün, zararsız… tüm günahlardan sıyrılmış, sırlarını da susmuş, görevini tam yapmış, üstelik bir de sevilirsin uyursan.

Bir kere seni görürlerse artık gizlenemezsin hep saklanmak zorunda kalırsın o zaman uyuyamazsın. Uyutmazlar ve uyumamalısın. Saklanırken uyursan ölürsün! Bir yalan gizli saklanmakta, hep bir kandırmaca ve oyalamaca. Aklını kullanmalısın saklanırken, bilirsin seni arayanın da senden saklandığını.

***

Nasıl bir tavır seçersen o tavırla karşılık bulursun

kurban et haydi görünmezliğini, gizlenmelerini

buradayım dediğin anda hazır bekle biz de buradayız tepksini

noname

“Buradayım”

IŞIKLAR-SAHNE

Karanlıklarına saklanırsan ışık girmez içeri, görülmezsin

Saklanırsan tuzaklar kurarlar, sınanırsın

Sınavın tuzaklardan gizlenmek olur

“Buradayım”

IŞIKLAR-SAHNE- SEYİRCİ

 

Kimse olmayacak ondan başka seyirciler arasında

Dikil sahnende olduğun gibi, orası senin… O da seyircin!

Tek kişilik tek seyircilik bir ti-rat-yo

Tİ RAT YO evet, tiyatro değil

Çünkü asla yanlış yazılmazsın bir çocuğun zihninde

Hangi çocuk? İçimdeki çocuk…Evet çok klişe

O alaycı yetişkin itiraza devam etsin edebildiğince

Bu bir tiratyoydu ve öyle kalacak ben kendimi ikna edinceye…

Tira ti yo

Ne diyo?

Seni kendime çekiyorum diyor

Çekiyor Seni bana doğru

Çekiliyorum Sana doğru

Tu y io

Sen ve ben

her dilden

çekiliyoruz birbirimize bir oyunun sahnesinde.

Artık karanlık yok aramızda

Oyunların en güzeli başladı ben saklandığım yerden çıkınca

 

——****—–

İlk okul zamanlarımdan beri hissediyorum gizlendiğimi.
Öyle sözde bir gizlenmek de değil; ilk okulda o zamanlar tanımlayamadığım bir hisle doluydum, şimdi düşündüğümde en yakın his yabancılık-dışta olma- idi. Duygu bu, diğer adım gibi ayrılmaz bir parçam gibi benimle orta okula da geldi ve ilk ders zili çalmadan önceki yarım saatlik, o herkesin bayıldığı oyun saatlerinde saklanırdım kestane ağacının iri gövdesinin ardına. Bütün gözler açık ya da kapalı bana çevrilmişmiş gibi hissettiğimden ve görebilecekleri tüm kırık, sökük, yamuk korkularımdan utanır tuvalete bile gizlenirdim bazen. Saklanmazdım çünkü zaten kimse beni aramazdı… Saklambaç değil gizlenbeç :)

Sonra gizlenmek saklanmaya dönüştü ve her şey daha bir zor oldu lise yıllarında. Saklanırken sahteleşme, kibir aldı masum korkuların  yerini, söküp atılsınlar diye yıllardır çitiliyorum kendimi.

 

 

 

 

BKZ.

Burcular ve Fareler

ana masalın inşaatı

açılıyor güven/sen/sizlik perdesi

geliyor en sahici kemiklerin çıt kırıldım depremi

 

sarsılıyor çukurları

fare gibi kemiriyorsun göğsünü

sarsılıyor yatakları

—matkapla deliyorsun ciğerlerini

sarsılıyor gözleri

—balçıkla yüzüyorsun derisini

 

ne bomba sesi var oysa ne de bir hafriyat kamyonu -bugün-

sırtıma vurup köklerimi

bir yuvayı yok-luyorum eskiden yeniye

geziyorum odalarını bir gülüşün

bir kıymet kayıp imiş -arıyorum-

yüzdüğün, deldiğin, kemirdiğin

gölde, denizde, ırmakta

 

yer sarsılıyor, insanların başı…

/dönüyor/

kuşlar evlerine

 

döküyorsun betonu körpe al yanaklarıyla anasına yapışmış yenice dudakların arasına

kayıp değilmiş meğer kıymet

buldum buldum buldum!

Сказка сказок
Колыбельная -çizim Yuri Norstein -Animasyon Filminden